Ramazan Yarışmaları // Sümeyye Sural

Bir Umuttur Ramazan

Ya Ağustos ya da Haziran, sıcak bir Ramazan gecesi, ya yedi ya sekiz yaşlarındayım. Saate bakıyor heycanla bekliyorum, ezan okunsun, seccademizi tesbihimizi alalım ve tutayım annemin ellerinden. Teravih için her akşam gittiğimiz mescide gidelim. Namazın selam aralarında söylenen Salâvata katılayım. Teyzeler sevgiyle okşasın başımı “maşallah pek de akıllı” desinler. İşte o güzel Ramazan gecelerinden birinde annem namazın bitiminde “Şimdi ne dua edersen kabul olur” dedi. Bende tüm kalbimle “Allah’ım ne olur kar yağsın her yer bembeyaz olsun” diye dualar ettim. O kadar inanmıştım ki, mescidden gözlerim kapalı çıktım fakat sonra ne göreyim; hiç bir değişiklik yok. Ben o yaşta nereden öğrenmiştim bilmiyorum ama yaz ortasında kar yağdırmadı diye küsmedim Allah’a, kesmedim hiç bir zaman O’ndan  umudumu.

Bazen ancak ararsa bulur insan, bazense aradığı sanki bir kuş olur da tam vazgeçecekken konar avcuna. 11 ay boyunca günaha dalmış, çıkmak istese de kurtulamamış nice insana “ben geldim” der Ramazan. “Rabbinden sana bir kitap getirdim. “karanlığı çöktüğü vakit geceye and olsun ki, Rabbin seni terk etmedi sana darılmadı da (duha 2-3).” Bak ben sana geldim ey insan, sende bana gel!” der. Ve biz de gideriz, her birimiz başka yollar izler aynı kapıda birleşiriz.

Hepimiz için Ramazan ortak şeyleri hatırlatır. Akşamın en tatlı vaktinde kılınan teravihler, her gün aksatmaksızın okunan mukabeleler ve dostlarla paylaşılan muhabbet dolu iftar sofraları… Ramazan sevinci; uçan kuştan kundaktaki bebeğe kadar sirayet eder. Güneş yakmaz, bulut üşütmez olur. Gecesi aydınlık, gündüzü esenlik olur. Ramazan huzuru ile gelir, hüznü ile gider lâkin gidişini bile bayram eder.
Ne var ki bu Ramazan’ın gelişi de biraz hüzünlü oldu. Onu cemaatli teravih namazımızla, tüm mahalle katıldığımız mukabelemizle karşılayamamamızın eksikliğini hissettik, her gece ve her gündüz. Ama bu da bir imtihandı ve her imtihan gibi imanımızı ölçüp tepkilerimizi alıp gidecekti.

Eğer biz camiler kapansa da evde kılmışsak namazlarımızı, eğer komşular toplanmasa da okuduysak Kur-an’ımızı Eğer iftara kimseleri davet edemesek de, infak etmişsek, ve eğer camiiler açıldığı ilk gün, ilk vakit namazına kendi düğünümüze gider gibi heyecanlı ve hazırlıklı, belki biraz da koşarak gideceksek, müjdeler olsun! Müjdeler olsun ki ihlas hâla bizimle! Müjdeler olsun ki, Ramazan da razı bizden.
Müjdeler olsun ki, şekilleri aşmış, perdeleri açmış, hakikate doğru bir kandil yakmışız. Bayramı haketmiş, imtihânı kazanmışız.

İslâm dini öylesine mükemmel bir din ki, insan kalbinde bu dünyaya ait bir hüzne mâhal vermiyor. Her şer içinde hayırdan, her zorluktan sonra bir kolaylıktan haber getiriyor. Bu yüzden biz inanan insanlar biliyoruz ki; bu virüs ne kadar büyük bir şer ise içinde o kadar da büyük bir hayır var. Nasıl gönlümüze ağır geldiyse, peşinde öyle de güzel ferahlık var. Bize düşen camii ile aramıza giren mesafeyi hasrete çevirmek, eskisinden daha büyük bir aşkla kavuşmayı, şerrin içindeki hayır olarak bilmektir.

Hülâsa sözümün özü şudur ki; Ramazan, baharın açan ilk çiçeği gibi taptaze bir umuttur. Ramazan yeniden başlamaktır. Hayata… Duaya… Ve Samimi bir kulluğa.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

2 Yorumlar

  1. Ne güzel anlatmışsın. Çocukluğuma döndürdün beni.
    Tabi bir yaz günü kar yağsın diye dua etmesem de, bizim de olurdu şimdi çook güldüğüm dualarım 😄

  2. Rana Gülmez says:

    Yazılanların samimiyetini hissedebiliyorum . Böyle yazıları çokca bekliyoruz ama Ramazan bitmeden önce yayımlansaydı daha çok mutlu olurduk.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir